İnsanoğlunun ateşi buluşundan bu yana ona olan ilgi ve bağımlılığımız hiç azalmamış; sadece şekil değiştirmiştir.
Ateşin yaşam alanımızın içinde, tam merkezinde hep özel bir yeri olmuş; korunma –aydınlanma-ısınma-ve ocak vazifesi yapmıştır. Modern yaşamlarımıza da ŞÖMİNE olarak girmiş (15. YY) ve başköşede yerini almıştır.
Şömine başında toplanır, önemli kararlar alırız. En güzel, anlamlı günlerde şömine başında fotoğraflarımız çekilir.
Ailece ateşin yanında güler, eğleniriz. En romantik anlarımız şömine başında daha da özel bir anı oluşturur.
Burada size özel bir anımı aktarmak istiyorum.
1981 yılı, şimdiki sevgili eşimde flört ediyoruz ve müthiş yoğun bir aşk yaşıyoruz. Artık ona bir teklifte bulunma zamanının geldiğini biliyorum.
Fakat nerede, nasıl yapmalıyım? Bu konuda kararsızım.
O yıllarda çok popüler bir mekanın üst katında özel bir şömineli köşe var.
Orada konyaklarımızı yudumlarken, işte şimdi tam zamanı ve yeri diye düşündüm ve o sıcak anda ona teklifte bulunup yanımda taşıdığım yüzüğü şömine ateşi ve konyağın sıcaklığı ile onun zarif parmaklarına taktım. Hiç bir mekan ve zaman dilimi o an kadar romantik, gerçek ve samimi olamazdı 🙂
Sizlerle bundan sonraki yazılarımda biraz teknik biraz yaşamdan parçalar paylaşmak üzere, sıcak ve ateşli kalmanız dileklerimle 🙂
Mustafa Mısırlıoğlu