Şömine 15.YY’dan itibaren Avrupa’da ısınma amacı ile şato ve benzeri büyük ve değerli yapılarda kullanılan bir yöntemdir. Klasik olarak büyük ağız açıklığı olan tuğla ve benzeri yansıtıcı özelliği olan doğal taşlardan yapılmaya başlanmıştır. Yanma odasının arkasına ve altına döşenen seramik boruların ısınması ile bu sıcak hava binada dolaştırılarak genel bir ısı dağılımı sağlanmaya başlanmış, bu gelişmelerden sonra şömine insanların yaşamında daha önemli bir yer almaya başlamıştır.

İngiltere ve Fransa’nın başlattığı bu akım kısa sürede tüm Avrupa’ya yayılmış; Rönesans etkisi ile çok şık, muhteşem mermer şömine modelleri oluşmaya başlamıştır.
Artık şömine bulunduğu mekanın sadece ısıtma yöntemi değildir. Mekanın en değerli köşesinde yerini alan şömine, çok şık el oyması değerli mermerler, doğal taş ve granit ile baş tacı edilmeye başlanmıştır.

Bu ekolü Avrupalılar tüm dünyaya kendi kültürleri ile birlikte taşımıştır. Şömine her ülkede yörenin zevki doğrultusunda farklı şekillerde, ama hep bulunduğu mekanın en değerli noktasında yer almıştır
Bugün şömineler belirli standartlar ve denetimler altında evrim geçirerek, önemini ve değeri yitirmeden fonksiyon ve performansı artırarak daha yaygın hale gelmiştir.
Şöminesiz bir salon sadece oturma odasıdır.
Şömine bulunduğu mekanın prestij objesidir.
Şömine dekorasyona yön verir, ona yönelik oturma düzeni yapılır.
Şömine konutun ısınma merkezi olma dışında ailenin toplanma yeridir.
Şömine başında liderler fotoğraflar çektirir , ateşin vazgeçilmez gücü vurgulanır.
Şömine modeli ve malzeme yapısı tüm mekanın zevkini yansıtır.
Ateşin sıcak keyfi sizlerle olsun. 🙂

 

Mustafa Mısırlıoğlu